27 Kasım 2013 Çarşamba

Bir Sahne Performansı

Gezi parkı direnişiyle başlayan süreçte iktidarın şiddetine birçoğumuz maruz kaldık. Polisin faşist saldırılarında ölen arkadaşlarımız oldu. Bu üzücü ölümlerin hesabını maalesef birlik olup soramadık. Hesap sormak için öfkeye dönüşmesi gereken bu kayıplar, zamanla dönüşüp belli çevrelerce bir rant haline getirildi.
                Gezi direnişindeki temel kaygılarımdan biri de direnişin reklam sektörünün eline düşme ihtimaliydi. Bu sektörün bir ayağını oluşturanlarsa birer sosyal medya kullanıcısı olarak bizlerdik. Acı veren insanlık halleri itinayla ayrıştırılıp parça parça sosyal medyada teşhir edilmeye başlandı. Ortada ölümler vardı ve ailelerin bu paylaşımlardan nasıl etkileneceği hiç umursanmıyordu. Kaçınılmaz son olarak ölenlerin yakınlarından da sosyal medya furyasına katılım başlamış oldu.

-          Kardeşim öldürüldü (iyi çekilmiş bir fotoğraf eşliğinde)
-          Kardeşimi öldüren polis mahkemede (inanılmaz ama mahkeme salonundaki kargaşaya rağmen fotoğraf çekme fırsatı bulunmuş)
-          Kardeşim öldürüldü ama bu Kürtlerin terörist olduğu gerçeğini değiştirmez
-          Daha önce görülmemiş fotoğrafları eşliğinde kardeşime adanmış şiir kitabı çıktı.

Söyledikleri tartışılabilir fakat söyleyiş biçimleri size de sorunlu gelmiyor mu?
Sosyal medyadaki bu acının teşhiri giderek reklamlaşmaya başladı. Devlet şiddetiyle öldürülmüş kişilerin bazı yakınları bu teşhirin yaygınlaştırılması ve takipçilerde “vicdani gözetleme şehveti” yaratması için bir tür araç oldular. Bir arkadaşımın “ölülerimizin üzerine basıp zıplama sanatı” olarak tanımladığı bu “acılardan rant devşirme kapısı” aynı zamanda dokunulmazdı. Çünkü çoğunluk bundan şehvet duyuyor ve karşınızda ağır küfürleri ve alaycı tavırlarıyla cephe oluşturuyordu.
Reklam sektörüne benzer olarak bu teşhirin “müşteriye” aktarımı, zamanla, “estetik” kaygılarla dönüşmeye başladı. Misal aile fertlerinden birini kaybetmiş kişi,Gezi sürecinde devlet şiddetiyle ölenlerin fotoğraflarından “kolaj” yaparak bunu dolaşıma sokabiliyor. Çünkü acılar ancak estetik bir şekil alırsa sosyal medyada ilgi görüyor. Bu kolajla süreci kendisinden farklı yaşayan diğer aileler adına da söz sahibi olabiliyor. Hatta her fırsatta yanlarında olduğunu hatırlatıyor.
Bundan rahatsız olan bir twitter kullanıcısının “acının pornosunu yapmayın” diye tepkisini dile getirdiğinde diğer “gözetleyiciler” tarafından küfürlerle bastırılması kaçınılmazdır. Çünkü ölen kişinin arkasından derlenen şiirler, tweetler, itinayla hazırlanmış kolajların yarattığı şehvet; aksini düşünenleri linç ettirecek etkiyi yaratmıştır. Oysa bu ucuz kolajlar, berbat şiirler, birbirini tekrarlayan sloganik tweetler ve haz veren retweetler öleni değil bu pornografiyi hazırlayanları özneleştirip görünür kılar. Anlam üretmeyen bu korkunç performanslar “müşterisini” ölümü şehvetle izleyen garip yaratıklar topluluğuna çevirebilir. Bir döngü halinde, performanslar rt’lerle karşılık bulur ve bir çeşit hazza dönüşür. Bu döngü ne kadar pornografik olursa rant o kadar büyüyebilir. Bu korkunç sahne performanslarına itiraz edenlerse küfür ve sanal lince layık görülür.
Polisin faşist şiddetinden dolayı oğulları aylardır hastanede yatan ailenin “merak ve ilgiden” bunalıp, özenle ve yumuşak bir dille (aslında bizi rahat bırakın anlamına gelen) “yalnız kalmak istiyoruz” minvalindeki açıklamaları hiç ilginizi çekiyor mu? Hayır. Fakat onların adına alt metni “ben yanlarındayım görüyor musunuz” olan açıklamalar ilgi alanınıza giriyor. Ailenin bu fotoğrafın bir parçası olmak istemeyişini anlayamıyorsunuz. Neredeyse her gün bir şarkıcı/sanatçı hastaneye gidiyor. Aileyi teşhircilik şiddetine maruz bırakarak fotoğraflar çekiyor, bu sayede belli mecarlarda haber olma fırsatı bulabiliyor. Bu tablodan rahatsız olmamayı kendine yediremeyen, bu ranttan tiksinen insanlar tepki verdiklerindeyse küfür ve alaycılıkla bastırılırken, bir yandan ortadaki acıyı seyretme şehveti desteklenmiş oluyor.







        

1 yorum:

  1. Yaşananları görünür kılayım derken kendini göstermeklere ben de itiraz ediyorum acıya neden olan şeyi göstermiyorlar yanlış! Yazdıklarına katılıyorum ama bir kaç nedenim daha var; acıyı estetize ederken (ki neden acıyı göstermek gerektiğini de anlamıyorum ona neden olan sistemi,katilleri vesaire göstermek varken)ona duyarlı olması beklenen insanlar da yarattığı etki gibi...Politik olmayan insanların gözünde ''düşmanı büyük'' kendilerini ise aciz ona gücü yetmeyen birer özneye dönüştürüyorlar...ya da zaten öyledir bilemedim şimdi..
    tişikkirler ..bunu yazan bitki ./:

    YanıtlaSil